Bu yıl Bolu’da Abant İzzet Baysal Üniversite’sinde düzenlenen Linux Yaz Kampı 2013, dün güzel bir tören ve konuşmalarla bitti. Hatta o kadar manidar olan bir şey var ki, 2 hafta boyunca neredeyse hiç yağmur yağmayan Bolu’da tam bitiş günü sağlam bir yağmur yağdı. Sanki gidişimize üzülüyor gibi 🙂
Kampta Ruby-Rails eğitimindeydim. Aslında ilk başta Java eğitimine katılmak istemiştim fakat yeterlilik için istenen Java kodları beni ters köşe yatırdı. Bir çok arkadaşıma danışarak yaptığım kararla, ki çoğu da Türkiye’de Ruby-Rails eğitimi verecek insan sayısının az olduğunu söyledi, Ruby-Rails eğitimine katıldım. Ki sonradan Java eğitimindeki bir arkadaşıma neler yaptıklarını sordum ve tam anlamıyla mindf*ck oldum. Zira o eğitim, kendi seviyemin rahat 3-5 gömlek üstündeydi. Şans 🙂
Başlangıçta eğitimden beklentilerim aslında web uygulamaları geliştirmek üzerine değildi. Yazılım mimarisi, proje yönetimi ve planlanması gibi şeylerin de üzerine durulacağı için Ruby-Rails’i yazdım. İstediklerimi ciddi anlamda elde ettim fakat bir o kadar da Ruby-Rails’e yöneldim. Gerek dil ve kütüphanenin özelliklerinden olsun, gerek eğitmenlerimizin gayet iyi anlatışından olsun, artık aklımda Ruby-Rails ile ilgili bir şeyler yapmak var.
Eğitimin başlangıç süreci aslında bir çok kişiyi memnun etmemiş gibiydi zira çoğu insan “Hadi hemen kod yazak! Site yapak!” heyecanındaydı. Sistem kurulumunu saymazsak, eğitimin başındaki temel konular bana göre gerçekten de önemliydi. Git, Github, Huboard, Semantik Versiyonlama ve proje yönetimi gibi konular hakkında bilgi sahibi olduk. Başta bu kadar şey göreceğimizi zannetmiyordum fakat, bitişe doğru geldiğimizde içimden “Keşke daha fazla anlatsaydılar bu konular hakkında.” diye yakınıyordum.
Yine de iki hafta boyunca çok iyi bir şekilde çalıştık ve gerçekten de bir şeyler yapmak için ilk adımları attık. Bunun için yaptığımız en önemli çalışma tabiki de eğitimin sonundaki projelerdi ki, iyi kötü bir ekip çalışmasıyla en iyi projeyi çıkarttık. Hediye kitapları da kaptık tabi 😀
Eğitim dışında elbette Bolu’dan da bahsetmek gerek. Çanakkale’de tüm yaz tavuk gibi pişip geldiğim bu Bolu, beni tam anlamıyla mahvetti zira hava ciddi anlamda, yaz aylarında bile, soğuk. Ve de çok değişken. Sırf bunun için ETÜT’lerde üstüme polar atıp çalıştım 😀
Tatil yaptığımız gün arkadaşlarla birlikte Gölcük ve Abant’a gittik. Gölcük ciddi anlamda muazzam bir yerdi. Sonradan Abant’a gittiğimizden beklentiler de yüksek oldu ama Abant’ı o kadar da beğenmedim. Yine de ata binerek bunu telafi ettim. Bu his tek kelime ile: Muazzam!
Eğitim süresince en sevdiğim olaylardan birisi sürekli ama sürekli olarak PHP sınıfıyla tatlı çekişmemizdi. Onlar bizim sınıfa “PHP Candır” yazar, biz onlarınkine “Ruby Candır” yazarız vs vs 😀 Son saldırıya Tayfun hoca iyi bir karşılık verdi ve sonuç muazzamdı 😀
Dersler ve projeler komple bittikten sonra “son yemek” misali fotoğrafımızı çektirdik. Son değildi elbette 😀
Ve son gün Mustafa hoca ve Hakan hocanın sunumu ile bitiş töreni yapıldı. Hakan hocanın iş dünyası üzerine söyledikleri hem güldürdü hem de düşündürdü. Eğitimin öncelikli amacının özgür yazılım fikrinin aşılanması olduğunu söyledi. Hatta öyle bir şey daha söyledi ki, şahsen ben inanmıyorum gözlerimle görmem lazım, kampa başvurularda “@hotmail.com” uzantılı e-posta adresi kullananların hepsi anında elenmiş. Şakadır umarım 😀
Sonrasında katılım belgelerimizi aldık. Başka sınıfların ders sürelerinin bizden farklı olması dikkatimi çekti. Ruby-Rails’de 103 saat iken, Linux Sistem Yönetimi 1. Seviyeninki 88 saat idi. Yine de tamamına katıldım 😀
Ardından tüm tayfayı toplayıp son fotoğrafı çekindik. Gerçekten de 2 haftaya değen bir fotoğraf oldu 😀
Yine de sunulacak teşekkürlerin çoğunu ve çıkarılacak şapkayı iki harika hocamıza yöneltmek istiyorum 😀