İçeriğe geç

Özgür Yazılım Üzerine: Stallman Dinleyen Masum Nerd

Evet o nerd benim. Yazıyı yazma amacım, 4 gün arayla 2 kere Richard Matthew Stallman’ı, kendi özgür yazılım bakış açısıyla dinlemem, bunun üzerine olan düşüncelerim/sorularım (genel) ve özgür yazılım açısından kendime aldığım bazı kararlar.

Daha öncesinde hep videolardan ve röportajlardan biliyordum nasıl biri olduğunu. Bir de Revolution OS belgeseli var tabi. Ama onu canlı olarak izlemek, tamamen farklı bir durummuş, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. İfadelerindeki sert duruşu (yiyorsa yanında Linux kullanıyorum diyin), kimi zaman güzel-berbat esprileri, deliler gibi çay içişi, sorulan sorulara veya söylenen ifadelere düz mantık cevap yapıştırıp bırakması vs. Hepsini geçtim, adamın konuşmaya başlamadan önce ilk iş olarak ayakkabılarını çıkartıp, çorapları üstünde konuşmaya başlaması beni benden aldı 🙂

oyu-stallman

Normal konuşmasından önce, fotoğraflarının belirli yerlerde paylaşılmaması gerektiği ile ilgili uyarılarda bulundu Stallman. Resim ve bağlantı (link) temelli izleme durumlarının ne kadar kötü olabileceği ile ilgili örnek verdi. Özellikle de, Facebook ve ona bağlı sitelere saydı sövdü. Normalde bu durumu pek kafaya takmazdım ama Stallman’ın anlattıkları izleme konusuna dikkat vermemi sağladı. Bu yüzden bu yazımdan itibaren, blogumdaki Facebook ve Google+ beğenme butonlarını kaldırıyorum.Sonraki kısımda konuşmasında söylediklerinin hepsine katıldığımı söyleyemem. Zira olaylara bakışı inanılmaz bir şekilde katı. Kiminde tamamen hak veriyorum, kiminde ise birebir zıt düşüyorum, kimisi ise tam ortada bir yerde. En basitinden, özgür olmayan yazılımlara karşı inanılmaz bir tutuculuğu var. “Ee ne bekliyodun olm?” demeyin hemen. Ona göre, çok basit bir şekilde herhangi bir (temelde) özgür yazılım (özellikle de dağıtımlar), özgür olmayan bileşenler içeriyorsa artık özgür olmaktan çıkıyormuş. Stallman en basitinden, bir çok GNU/Linux dağıtımını “özgür olmayan” olarak sınıflandırıyor ve şu adresteki alternatif, tamamen özgür yazılımlardan oluşan GNU/Linux dağıtımlarının kullanılmasının doğru olduğunu düşünüyor.

Retorik Sorular:

  • Tavsiye edilen dağıtımlarda tamamen özgür yazılım sunup, (son) kullanıcıya özgür olmayan yazılım özgürlüğü sunmamak ne kadar mantıklı?
  • Tam anlamıyla özgür bir yazılım tek başına işi görmüyorsa ve tek alternatif özgür olmayansa ne yapılacak? (Stallman bu soruya düz bir şekilde “Fedakarlık yapın!” diyor. Hmm ok.)
  • Bir üstteki soruyu genişletelim: Özgür olmayan bir yazılım kullanarak, özgür yazılım hareketi için de mi bir şeyler yapmak doğru değil? (Teknik olarak GNU’nun ilk geliştirilme süreçleri de böyle idi.)

Elbette kullanıcıların (benim de) bu konuda özgürlükleri var, tam anlamıyla ne yapmak istiyorlarsa yaparlar. Eşelediğim konu Stallman’ın ve genel olarak özgür yazılımı FSF tarzı benimseyenlerin bakış açıları. Her şeyden önce aslında neredeyse içiçe olan açık kaynak hareketi ile kendilerini inanılmaz bir şekilde zıt düşürüyorlar. Evet ortada bir farklılık var, olaya özgür yazılım olarak yaklaşanlar bu akımın, yazılımın teknik detayları yerine daha soyut konular olan; kullanıcıya saygı, ikili ve gruplu ilişkiler, paylaşım kültürü, gücün merkezlerde değil de insanların kendisinde olması vs. gibi konulara odaklanması gerektiğini düşünüyor.

Bunu açık kaynak olarak ifade edenler ise, yazılımın teknik detayları ile ilgileniyor: daha iyi-rahat kod yazma, yazılımın nitelikleri, proje yönetimi, güvenlik, entegrasyon vs. gibi.

Temel olarak, özgür yazılım düşüncesi açık kaynak düşüncesini tamamen kapsıyor. Aradaki fark üstüne eklediği soyut (ama) önemli meselelerde. Şimdi durup düşününce evet, ilk yaklaşım daha doğruymuş, daha önemliymiş gibi geliyor. Ben de şahsen bunların önemli olmadığını söyleyemem, tam anlamıyla sosyal bir hareket bu. Ama kaçırıldığını düşündüğüm bir nokta var:

Özgür Yazılımları Neden Kullanıyoruz?

Herkes bu soruyu kendine bir sormalı. Özgür yazılım kullanmak bir sosyal hareket midir? Kolaylıklabunu söyleyebilir miyiz? Bir insanın Internet Explorer yerine Mozilla Firefox kullanması onun sosyal bir hareket içerisinde olmasından mıdır? Yoksa o insanın amacı sadece internette, daha rahat ve/veya daha güvenli gezinmek mi?

Çok basit gibi gözüken bu soruyu bana göre cevaplaması nispeten zor. Bilal’e anlatır gibi kendinize sorun: Her şeyden önce bir insan, bilgisayarda bir yazılımı ne için kullanır? Cevap çok basit: Amaçlarını gerçekleştirmek için. Peki bu insan, amaçlarını gerçekleştirmek için kendisini daha verimli hale getiren başka bir yazılım bulursa ne yapar? Aaa? Bu da çok basit: Geçiş süreci ve sonrası onu zora sokmayacaksa önceki yazılımı bırakıp, sonraki yazılıma geçer. Şimdi Bilal’e BSoD verdiren soruyu soruyorum: Bir insan neden, amaçlarını gerçekleştirmesini zora sokacak, belki de neredeyse hiç sağlamayacak bir yazılımı kullanır?

Burada özgür yazılımların tamamını kastetmiyorum elbette, şu anda bir çok özgür yazılım, özgür olmayan muadillerinden daha başarılı sonuçlar veriyor. Ama objektif bir şekilde durup baktığınızda, yetersiz kalan, hatta komple çuvallayan yazılımlar da mevcut. En basitinden, donanım sürücüleri bu konuda iyi bir örnek oluyor. Doğrudan örnek vermek yerine üstün körü bir şekilde bir senaryo yazıp durumu irdelemek istiyorum:

X kişisi biyolojik verileri analiz edip, bunlardan sonuçlar çıkartmaya çalışan, tıp alanında çalışan bir bilim insanı olsun. Farz edin ki, amacı da kanserle ilgili verileri analiz edip, tedavisi için yeni yollar bulmak. Elindeki inanılmaz bir büyüklükte sayısal veri var. Bunların işlenmesi için de kendisine kurum tarafından tahsis edilen bilgisayardaki Nvidia ekran kartlarının işlem gücünü kullanıyor. Eğer bir sonuç elde ederse, yaptığı çalışmaları yayınlayacak ve herkesin bunun üstünde çalışabilmesini sağlayacak.

Çok zorlama, çok üstün körü, çok daraltılmış bir senaryo oldu evet. Yine de devam etmek istiyorum. X kişisi, hesaplamaların yapılacağı bilgisayara bir GNU/Linux dağıtımı ve üstüne bilimsel hesaplarla ilgili araçlar kuruyor (Scipy gibi). Zira o bilgisayardan azami verimliliği alabilmesi için kontrolünün tamamen kendisinde olduğu bir işletim sistemi şart. Sonraki aşamada ekran kartı sürücülerini kuracak. Elinde iki seçenek var:

  • Nvidia’nın resmi, özgür olmayan sürücüsü. Azami performansı sağlıyor.
  • Topluluk tarafından geliştirilen, Nouveau sürücüsü. Performansı yeterli değil ama özgür yazılım.

Özgür yazılım hareketine göre ne yapmalı bu insan? Özgür olmayan sürücüyü seçip, çalışması için en verimli ortamı mı oluşturmalı? Yoksa özgür yazılım hareketine göre etiğe uygun davranışı yapıp özgür sürücüyü mü kullanmalı? İki senaryoya da (yine üstün körü gidişatlar ile) bakalım:

  • X kişisi, özgür olmayan sürücüleri kurar ve azami performans ile elindeki kanser ile ilgili verileri analiz eder. Belki bu sayede elindeki verilerden bir sonuca ulaşır. Belki bu sonuçlar da kanser tedavisi yeni bir yol bulunmasını sağlar. Yapılan çalışma yayınlanır ve belki de bunun da üstüne yapılacak çalışmalarla kanserle mücadelede önemli bir adım atılmış olunur. Hatta X kişisi, kullandığı dağıtım ve araçlarla ilgili eksiklikleri farkedip bunları bildirerek veya kendisi geliştirerek, kullandığı yazılımlara da katkıda bulunabilir.
  • X kişisi, özgür olan sürücüleri kurar ve ideal olmayan bir performans ile elindeki verileri analiz eder. Sonuç alması uzun sürmektedir, hatta hiç sonuç alamamaktadır ve kurum bir noktadan sonra projenin sonlandırılmasını ister.

İlk durumda bu bilim insanı, sonuç alabilmek için elinden gelen her şeyi yapıyor ve belki de sonuç alacak. Ve belki de bu sonuçlar doğrudan veya dolaylı olarak insalığa fayda sağlayacak. Diğer durumda ise özgür yazılım etiğine göre doğru hareketi, Stallman’nın tabiriyle “fedakarlık” yapacak. Şimdi burada kendimize sormamız gereken soru şu: İkinci eylem sosyal bir hareket olarak ifade edilen bir felsefeye uygun bir davranış mıydı? Cevaplaması zor.

“Nerden bileceksin ki ne olabileceğini, belki de ilk durumda da sonuç alamayacak.” diyebilirsiniz elbette. Ama bunu derseniz Aaron Swartz ve Jack Andraka arasındaki ilişkiyi ya bilmiyorsunuzdur ya da önemsemiyorsunuzdur.

Ortadaki temel mesele özgür yazılım felsefesindeki temel amacın ne olduğu. Şu siteye bakarsanız, felsefenin odağında kullanıcının yazılım üstünde özgürlüğünün olması olduğunu görürsünüz. Her yerde bunun bir sosyal hareket de olduğunu eklenir ki, bir çok açıdan da öyledir. Ama bu sosyal hareket, gerçekten de bir sosyal hareket mi? Gerçekten de insan yaşamını sosyal olarak daha ileriye götürüyor mu, sorunları çözüyor mu?

Konuya hakimseniz, büyük ihtimalle cevabınız evettir, şahsen benim de öyle. “E ulan neyin tantanasını yapıyorsun o zaman?” diyorsanız da bana göre mesele şu: özgür yazılım olarak tanımlanan şeyin sosyal odağının temelde belirsizliği. Gerçekten de ama özgür yazılım felsefesi sadece geliştirici-yazılım-kullanıcı arasındaki dönüşümlü ilişkiden fazlasıyla uğraşmıyor. Nedir özgür yazılım felsefesinin sosyal odağı? İnsan hakları mı? Düz bir şekilde sosyalizm mi? Sevgi, aşk, kardeşlik mi? Herkes ana, bacı, gardaş mı?

Özgür yazılım felsefesinin dolaylı olarak yaptığı sosyal ilerlemeleri düşünürsek, örneğin Wiki kültürü, Creative Commons, çok garip gelecek ama Git sürüm kontrol sistemi (şu videoyu izleyin) vs, sosyal odağın aslında kabaca insanlığı daha ileriye götürme çabası olduğu söylenebilir. Ama üstte gösterdiğim örnek ve benzeri olabilecek durumları düşündüğümüzde, özgür olmayan bir yazılım kullanılmasının etik bir sorun olduğunu söylemek, insanlığı daha ileriye götürmesi gereken bir felsefeye ne kadar uyuyor?

Kafamda deli sorular işte.

Tarih:Genel